Interview with Science, Industry and Technology Minister of Turkey

Aylin Sagay: Amerika’da yaşayıp Türkiye’ye kesin göç yapmak isteyen bilim insanları için yeni bir program başlatıldı. Bunun dışında Amerika’da yerleşik ve konularında uzman Türk bilim insanlarımız Türkiye’deki meslekdaşları ile çalışmak ve Türkiye’ye katkıda bulunmak için can atmaktadırlar. Bu tür proje alışverişini teşvik etmek için Bakanlığın girişimlerini anlatır mısınız?

Nihat Ergün: TÜBİTAK’da arkadaşlarımız yurtdışındaki bilim insanlarının Türkiye’ye dönmeleri için fırsatlar sunan mekanizmalar geliştirdi. O mekanizmanın ben başarılı olacağına inanıyorum çünkü TÜBİTAK Türkiye’de çok önemli araştırmalar yapan bir kurumdur. Yeni dönemde daha da dinamizm kazanacak. Özellikle hem araştırmalar yapılması hem de yapılan araştırmaların ticarileşmesi konusuda büyük bir atılım içerisinde olacak TÜBİTAK. Bu da dünyanın değişik yerlerindeki  çok sayıda bilim insanlarımızın TÜBİTAK ile birlikte çalışmasına imkan verecektir. Orada bir başarı elde edeceğimizi düşünüyorum. Ama bunun dışında şimdi Temmuz ayında ilk defa dünyadaki Türk bilim adamlarından seçtiğimiz 100 kişilik bir grupla İstanbul’da bir kurultay düzenliyoruz. Konulardan bir tanesi  “Türkiye’de gruplar oluşturup dünyadaki bilim adamları ile Türkiye arasındaki ilişkileri nasıl daha da geliştiririz”. Sadece Türkiye’ye gelmek değil kişi Amerika’da, Japonya’da, bir başka ülkede olabilir ama yaptığı araştırmalar ve çalışmalarla bir şekilde Türkiye ile de irtibat kurabilir. Bugün uluslararası düzeyde de bilimsel araştırmaları paylaşarak büyütmek ve geliştirmek önemli.  Kendi ülkemizle de bunların paylaşımı ile, onların araştırmalarına ve de bizim ihtiyaçlarımıza da çok katkılar sağlayacağını düşünüyorum. Onun için bu organizasyonu her yıl gerçekleştireceğiz. Her yıl dünyadaki Türk bilimadamları biraraya gelecekler. Değişik ülkelerden olacak bunlar. Bir de yoğunluğu olan ülkelerde de ayrıca bir araya gelmeleri önemli. Zaten siz bunu Amerika’da yapıyorsunuz. Ama başka ülkelerde de, Avrupa’da da bunun yapılması icap eder. Ama en önemlisi yılda bir defa bunların Türkiye’de biraraya gelip bir durum değerlendirmesi  yapmaları birbirlerinden haberdar olmaları, bir network oluşturmaları icap eder. Bu network’ü de böylece oluşturmuş olacağız. Bir başka adım daha atıyoruz. Şimdi burada arkadaşlarımız var. Ticaret ateşesi var, kültür ateşesi var, din ateşesi var, eğitim ateşesi var. Fakat şimdiye kadar Türkiye bir bilim ve teknoloji ateşeliği oluşturmamıştı. Halbuki Türkiye’nin en önemli ihtiyaçlarından birisi bilim ve teknik ilerlemeleri takip etmektir. Bunlar son derece önemli konular. Şimdi bu yıl hemen hemen on noktada bilim ve teknoloji ateşeleri oluşturuyoruz. Onların etraflarında da gönüllü yapılar oluşturacağız. O gönüllü yapılar ateşelik bünyesine o ülkede bilim ve teknik organizasyonları gerçekleştirecekler. O organizasyonlarda o ateşelik öncülük edecek, destek verecek o organizasyonlara . Birlikte birtakım güzellikler gerçekleşecek. Kim ne yapıyor – firmalar ne yapıyor, üniversiteler ne yapıyor, hangi araştırmacı hangi konuda çalışıyor bu konuda bakanlığımız ile ilişkileri güçlü bir hale getireceğiz. Amerika’da iki noktada, muhtemelen bir batıda bir doğuda ateşelik düşünüyoruz. Japonya’da, Almanya’da, İngilitere’de düşünüyoruz, Hindistan’da, Kore’de bilim ateşelikleri Türkiye’de bilim adamlarıyla irtibatı güçlendirecek, bilim adamlarından daha çok istifade ederek, onlarında araştırmalarını hayata geçirecek altyapılar oluşturmuş olacağız.

Haluk Ünal: Türkiye ile Amerika arasında bir bilim ve teknoloji antlaşması imzalandı. Bunun içi nasıl doldurulabilir?

Nihat Ergün: Şimdi büyükelçilikte bu konuda görüşmeler yapıyoruz. Bu yapılan antlaşmaların uygulaması ve içinin doldurulması için görüşüyorlar. Bu antlaşmalar bir süre sonra rafta kalıyor, ihmal ediliyor. Halbuki Amerika-Türkiye arasındaki bilimsel ve teknolojik alandaki işbirliği antlaşması askeri alandaki antlaşmalar kadar önemli bir antlaşma. Siyasi alandaki antlaşmalar kadar önemli antlaşmalardır. Bunların içi mutlaka çok iyi bir şekilde doldurulmalı. Bir taraftan Amerika’daki bakanlıklar, bir taraftan elçiliklerle ve sivil toplum örgütleriyle hepberaber bunun içini dolduracağız.

Aylin Sagay: Dünya çapındaki yatırımcıların en dikkat ettikleri hususlardan birisi “telif hakları”. Türkiye  telif haklarının korunması konusunda ne gibi girişimlerde bulunuyor?

Nihat Ergün: Şimdi Türkiye’de uluslararası düzeyde fikri ve telif haklarının korunması ile ilgili kanunlar var geçerli. Patent hakları ile ilgili özel mahkemeler kuruluyor. Türkiye bu konuda uluslararası antlaşmalara uygun hareket eden bir ülke. Tabii zaman zaman ihlaller olmuyor değil . Bazı firmalar, kişiler bu hakları ihmal ediyor olabilirler. Ama patentlerin ve fikri mülkiyet haklarının korunması bütün dünyada sorun olabiliyor zaman zaman. İşte daha yeni Apple ile Samsung arasındaki tartışmalar “sen şu pazara giremezsin, sen bu pazara giremezsin” gibi “sen benden çaldın-sen benden çaldın” tartışmaları . Ama bir şekilde bir süre sonra büyük şirket oldukları için birbirlerini çok hırpalamamak için bir şekilde anlaşıyorlar. Yani Türkiye’de bir bilim adamı gerçekten birşey bulduysa hukuki altyapıda herhangi bir sorun yok. Mahkemeye intikal eden bir konuysa mahkemeler  bunların hak sahiplerinin korunması istikametinde karar veriyorlar. Yoksa çalanı korumuyorlar. Türkiye’de çalanın haklarını koruma söz konusu değil . Ama bunlar her zaman geliştirilmesi gereken konular. Şimdi biz patent kanununu yeniliyoruz mesela. Fikri mülkiyet hakkında yeni unsurlar da ilave edeceğiz çünkü gelişmeler bu ilaveleri de zorunlu hale getiriyor. Dolayısıyla yani kaygılanmayı gerektiren “ben birşey bulursam, Türkiye’de araştırma yaparsam bunun lisansa patente dönüştürürsem, korunur mu?” Kesinlikle korunur. Korunmasa bu kadar insan araştırma yapmaz, Ar-Ge merkezleri kurulmaz, bu kadar teknoparklarda firmalar teknoloji geliştirme yapmazlar. Marka patent başvurularında Avrupa’da en ön sıralara geçen ülkelerdeniz. Avrupa ölçeğinde düşündüğümüzde insanlar bu konuda hassasiyetlerini koruyorlar ki patent başvurusu yapıyorlar, marka başvurusu yapıyorlar, endüstriyel tasarım başvurusu yapıyorlar. Araştırma yapıyorlar, teknoparklarda firmalar kuruyorlar. Yoksa yapmaz insanlar.

Aylin Sagay: TASSA olarak sizin bakanlığınıza nasıl yardımcı olabiliriz?

Nihat Ergün: Bu organizasyonlarla yardımcı olacaksınız. Amerika’da yapacağımız bilim insanları toplantılarıyla, ya da bilim ateşeliğini oluşturduğumuzda daha çok onlarla çalışacaksınız. İyi ki böyle bir organizasyonu yapmışsınız. Devletin vaktiyle yapması gerekeni siz sivil olarak yapmışsınız. Biz ancak burada size bu yaptığınızdan dolayı teşekkür ederiz. Hazır bir altyapı oluşturduğunuz için, biz de sizin oluşturduğunuz altyapıdan istifade edeceğiz.



Comments or Suggestions?